Sürekli hastane hastane dememden bıktınız biliyorum. Bende sürekli hastaneden bahsetmekten, onun hayatımda bu kadar büyük bir yer kaplamasından bıktım ama ne yapalım işte hastane maceramız bitmemiş daha.
Dün halam kontrol için hastaneye gitti. Bir kez yolda ikinci defa hastanede bayılınca aslında yatırmaları büyük bir sürpriz olmadı. Serum verip bir gece yatırıp, kendine iyi bakması nasihati ile eve yollarlar diye düşündüm. Çünkü evde geçirdiği bu bir hafta da ne yaptıysak beğendirip yediremedik. Kendini iyi hissetmesi için yemek yemesi gerekiyordu ama iyi hissetmeyince yemek yemiyordu falan derken bir hafta geçti. Bu kısır döngüyü bu hastane ziyareti kırar diye umdum. Kırdı da ama sonuç benim beklediğim gibi olmadı. Bir gün değil önümüzü göremediğimiz bir süre için daha hastaneye yattı halam. Belki de kısa bir süre içindir ama doktorlar hiç zaman sınırlaması koymuyor.
Ama bu sefer ben hastanede kalamıyorum. Halamın sürekli yardıma ihtiyaç duyduğu bir şey var (medikal bir şey ayrıntıya girmesem daha iyi, ben hemşirelerin işi sanmıştım ama değilmiş, bazı hastalar kendileri hallediyorlarmış ama benim halam halledemiyor) ve ben onu yapamıyorum. Hastanede kaldığım diğer zamanlar bize bu konuda bir hasta bakıcı yardımcı olmuştu ama şimdi o bayan gece nöbetinde olduğundan gündüz benim halam ile kalmam söz konusu olamıyor. Bu nedenle annem akşam işten çıktı ve bütün günün yorgunluğuna rağmen hastaneye gitti gece yarısı ancak eve gelebildi.
Bu sefer benim sorumluluğum hastane değil, ev düzenini sağlamak oldu yani.
Bütün bu olanlar arasında depresyondayım. Artık inkar edilir yanı kalmadı. Geçen gün bir yerde Madonna'yı gangnam style dansı yapıp o adamla düet yaparken görüp ağlamaya başladım. Ama öyle böyle değil hüngür şakırt ağladım.
Sonra Cuma günü Breaking Dawn Part 2 yu izlemeye sinemaya gittik Seb ile. Mutluydum aylardan sonra arkadaşımı gördüm herşey güzel falan derken eve geldim önce Twilight macerasının sonu diye düşündüm bir süre. Sonra da birinci kitabı tekrar elime aldım. Benim için bundan daha belirgin bir depresyon göstergesi olamaz. okuyamadım o ayrı. İstemedim. Twilight dan daha derimin altına işleyen bir hayal dünyası lazım bana. Belki Harry Potter serisi ya da Hobbit. Hem filmi de gelecek. Bu arada Breaking Dawn Part 2 güzeldi, onun hakkında da yazmayı düşünüyorum.
Depresyon sürecimin bu noktasında boş bulduğum her vakti ya romantik komedi izleyerek yada vaktim olunca ne izlesem diye düşünerek geçiriyorum yani bundan sonra bol bol film yorumu yazabilirim. Çok yoruldum çok. Ruhum yorgun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder