Çocukluğumda bir süre en sevdiğim
film sorulduğunda Notting Hill dedim. Sonra ne oldu nasıl oldu bilmiyorum;
belki başka bir filmden çok etkilendim belki de sadece zaman geçti bende
Notting Hill’i unuttum gitti. Titanic ile başlayan eskiden izleyip sevdiğim
filmleri almak, arşivime eklemek kararı ne kadar doğru bir kararmış Notting
Hill ile yeniden anladım.
Film elime bugün geçti bende
izleyecek vakti ne yaptım ettim buldum. Filmin büyük ksımını zaten adım gibi
biliyormuşum ama nasıl olduysa Anna Scott (Julia Roberts) ve William Thacker
(Hugh Grant) arasında geçen her kötü olayı az ya da çok atmışım zihnimden.
Bazılarını azıcık hatırlıyorum bir tanesini ise hiç mi hiç hatırlamıyorum.
Julia Roberts’ı zaten severim.
Notting Hill, Mona Lisa Smile, Runaway Bride gibi bir çok nedeni var sevgimin.
Sonra gülümsediğinde tüm dünya daha güzel bir yer oluyormuş gibi hissetmem var.
Julia Roberts güzeldi, oyunculuğu güzeldi. 90’ların sonunda yapılmış bu film de
dikkatimi çeken diğer birşey kıyafetlerdi. 90ların modasına gülümsedim ara sıra
filmde.
Hugh Grant’e gelince, ben
oyunculuğunu beğendim. Yalnız saçları nasıl böyle duruyor diye düşündüm bir
süre. Hep canlı kabarık yeni yıkanıp kurutulup şekil verilmiş gibi. Bir de
hakkında kötü eleştirilerle dolu bir sürü yazı okumuş olmama çoğunda da bu
eleştirilere hak vermeme rağmen ondan hiç soğumama nedenimin Notting Hill
olduğunu fark ettim. Çocukluğumda bu filmde görüp öyle sevmişim ki, onun ana karakterlerinden birini canlandıran oyuncuyu sevmemezlik edememişim
sanki.
Yan karakterlere gelince
muhteşemdiler. Filmi zenginleştiren, renk katan, gülümseten karakterlerdi.
Filmi düşündüğümde sadece Anna ve William’ı değil aynı zamanda da Spike’ı
düşünüyorum. Spike karakterini görünce de gülümsememek mümkün değil. Rhys Ifans,
Spike olarak mükemmeldi. Şöyle bir gelip geçen karakterlerden birini şimdilerde
The Newsroom’da izlediğim Emily Mortimer’dı. Daha gençken nasıl alımlı nasıl
güzelmiş. Şimdi de hoş ama gençken bir başkaymış.
William: The thing is, with you I’m
in real danger. It seems like a perfect situation, apart from that foul
temper of yours, but my relatively inexperienced heart would, I fear, not
recover. If I was once again cast aside, as I would absolutely expect to be.
William: There are just too many
pictures of you, too many films. You’d go and I’d be, uh, well, buggered
basically.
Anna: That really is a no, isn’t
it?
William: I live in Notting Hill,
you live in Beverly Hills. Everyone in the world knows who you are. My mother
has trouble remembering my name.
Anna: Fine. Fine. Good decision.
Good decision. The fame thing isn’t really real, you know?
Anna: And don’t forget I’m just a
girl, standing in front of a boy asking him to love her.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder