22 Kasım 2012 Perşembe

Notting Hill


Çocukluğumda bir süre en sevdiğim film sorulduğunda Notting Hill dedim. Sonra ne oldu nasıl oldu bilmiyorum; belki başka bir filmden çok etkilendim belki de sadece zaman geçti bende Notting Hill’i unuttum gitti. Titanic ile başlayan eskiden izleyip sevdiğim filmleri almak, arşivime eklemek kararı ne kadar doğru bir kararmış Notting Hill ile yeniden anladım.

Film elime bugün geçti bende izleyecek vakti ne yaptım ettim buldum. Filmin büyük ksımını zaten adım gibi biliyormuşum ama nasıl olduysa Anna Scott (Julia Roberts) ve William Thacker (Hugh Grant) arasında geçen her kötü olayı az ya da çok atmışım zihnimden. Bazılarını azıcık hatırlıyorum bir tanesini ise hiç mi hiç hatırlamıyorum.

Julia Roberts’ı zaten severim. Notting Hill, Mona Lisa Smile, Runaway Bride gibi bir çok nedeni var sevgimin. Sonra gülümsediğinde tüm dünya daha güzel bir yer oluyormuş gibi hissetmem var. Julia Roberts güzeldi, oyunculuğu güzeldi. 90’ların sonunda yapılmış bu film de dikkatimi çeken diğer birşey kıyafetlerdi. 90ların modasına gülümsedim ara sıra filmde.

Hugh Grant’e gelince, ben oyunculuğunu beğendim. Yalnız saçları nasıl böyle duruyor diye düşündüm bir süre. Hep canlı kabarık yeni yıkanıp kurutulup şekil verilmiş gibi. Bir de hakkında kötü eleştirilerle dolu bir sürü yazı okumuş olmama çoğunda da bu eleştirilere hak vermeme rağmen ondan hiç soğumama nedenimin Notting Hill olduğunu fark ettim. Çocukluğumda bu filmde görüp öyle sevmişim ki, onun ana karakterlerinden birini canlandıran oyuncuyu sevmemezlik edememişim sanki.


Yan karakterlere gelince muhteşemdiler. Filmi zenginleştiren, renk katan, gülümseten karakterlerdi. Filmi düşündüğümde sadece Anna ve William’ı değil aynı zamanda da Spike’ı düşünüyorum. Spike karakterini görünce de gülümsememek mümkün değil. Rhys Ifans, Spike olarak mükemmeldi. Şöyle bir gelip geçen karakterlerden birini şimdilerde The Newsroom’da izlediğim Emily Mortimer’dı. Daha gençken nasıl alımlı nasıl güzelmiş. Şimdi de hoş ama gençken bir başkaymış.


William: The thing is, with you I’m in real danger. It seems like a perfect situation, apart from that foul temper of yours, but my relatively inexperienced heart would, I fear, not recover. If I was once again cast aside, as I would absolutely expect to be.

William: There are just too many pictures of you, too many films. You’d go and I’d be, uh, well, buggered basically.

Anna: That really is a no, isn’t it?

William: I live in Notting Hill, you live in Beverly Hills. Everyone in the world knows who you are. My mother has trouble remembering my name.

Anna: Fine. Fine. Good decision. Good decision. The fame thing isn’t really real, you know?

Anna: And don’t forget I’m just a girl, standing in front of a boy asking him to love her.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder