Jean-Christophe Grangé’in
Türkçeye çevrilmiş son kitabı Sisle Gelen Yolcu kitabını yeni bitirdim. Sonra
baktım Grangé’in Türkçeye çevirilen 9 kitabını da okumuşum. Bende kitapları en
az beğendiğimden en çok beğendiğime kadar sıralamak istedim.
9- Şeytan Yemini
Okumaya başlayıp da bitiremediğim
tek Grange romanı. Final zamanı olduğundan mı, aynı zaman da proje
yetiştirmemiz gerektiğinden mi bilmiyorum kitap acayip psikolojimi bozmuştu. En
çok da kötü karakterlerinden birinin
iyi/kötü savaşı içinde neden kötünün tarafını tuttuğuna dair açıklamasının
mantıksal olarak tutarlı olduğunu düşünüp, sonra bu düşüncemden dehşete
düşmüştüm. O arada bıraktım kitabı elimden bitirmeme de az kalmıştı ama bir
daha da elime almak istemedi canım.
8- Kurtlar İmparatorluğu
Kitabın konusunu akışını her şeyini sevdim de Türkiye ile bağlandığı her nokta beni kitaptan soğuttu. Her
Türkiye bağlantısında hayal gücüme darbe vurdu sanki. Fransa’da Amerika’da
Afrika’da geçince iyi ama burnumun dibinde böyle şeyler olduğunu hayal etmek
istemedi beynim. Bu arada da filminden de hiç mi hiç haz etmedim. Kitabı okuyup
bitirdim ama filmi bitirmem mümkün olmadı sevmedim. Bir de Grange’in her
kitabında Jean Reno’ya baş rol verme hevesini anlamıyorum. Uymadı, uymuyor.
7- Leyleklerin Uçuşu
İyidi güzeldi amma ve lakin
temposunda bir terslik vardı. Ne
adrenalin, ne heyecan hissedemedim. Olayın sırrını çözmek konusunda da
zorlanmayınca kitap benim için diğerleri kadar zevkli olamadı. Halbuki Grange’in
zekası yine etkileyiciydi ama bir şekilde yavaştı akışı.
6- Koloni
Konusu çok ilginçti. Cinayetlerin
işleniş şekli aklına nasıl geldi onu anlayamadım. Ayrıca insanların çocukları
sadece bir kaç yıl kullanabilecekleri bir cinayet tekniği konusunda eğitmesi de
garibime gitti, özellikle de hepsi özel seçilmiş çocukların büyük kısmı asla
başarılı olamazken. İçinde çocukların varlığı, birde cinayeti araştıran
karakterlerden birinin geçmişinin olaya bağlanışı kitabı 6. sıraya itti.
5- Sisle Gelen Yolcu
En son bitirdiğim kitap. Konusu
ilginçti ilginç olmasına ama bana göre tutarsızlıklar vardı konusunda. Kadın
dedektifi ilgi çekici buldum. Aslında Grange’in Fransız genç kadın
karakterlerini yaratışı her zaman ilginç zaten. Bir de sürpriz son yaratmak
için çok kasmış sanki bu sefer. Sonu biraz zorlama geldi. Başta biraz ağır
ilerlese de, ilk yüz sayfadan sonra tempo hızlandı. Heyecandan nefesimi tutarak
okudum devamını.
4- Kızıl Nehirler
Okuduğum ilk Grange romanı. İyi
kurgulanmış bir polisiye-gerilim filmi izler gibi bir çırpıda okumuştum romanı.
Daha sonra da romanlarını takip etmeme neden olduğuna göre belli ki dikkatimi
çekmiş. Şaşırdım, heyecanlandım, nefesimi tuttum. Oldukça güzel bir kitaptı.
Ama Grange’in sonraki kitaplarında yaratıcılık daha fazlaydı.
3- Taş Meclisi
Baştan sona heyecanlı, nefes
kesen bir romandı Taş Meclisi. Bir solukta okudum. Korktum, ürktüm, yok artık
dedim. Kızıl Nehirler ile başlayan tanışıklığı devam ettirmeme neden olan kitap
Taş Meclisi. Sadece polisiye gerilim olmaktan çıkıp paranormal sınırlarında
dolaşması da kitabı daha bir lezzetli kılan bir özellikti.
2- Ölü Ruhlar Ormanı
Ölü Ruhlar Ormanı, bu yıl
içerisinde okuduğum diğer bir Grange romanı. Şeytan Yemini esnasında öyle bir
soğumuşum ki kendisinden yeni kitaplarını almakta hiç acele etmez oldum. Ancak
Ölü Ruhlar Ormanı güzeldi, nasıl oldu anlamadım, okuyan birçok kişi tahmin
etmiş, ama ben tahmin edemedim suçluyu. Ayrıca Fransa da başlayıp dünyanın
unutulmuş bir köşesinde son bulmasını sevdim. Acaba mekanların tarihleriyle
ilgili anlatılanlar doğru mu diye merak ettim. Hem soluksuz ilerleyen hikaye,
hem mekanlar, hem de tarihi bilgiler birleşip kitabı Grange kitapları arasında
ikinci sıraya yerleştirdi benim için.
1- Siyah Kan
Siyah Kan’ı sevme sebebim çok çok
basit aslında; katilin kanı siyaha dönüştürmek için yaptığı işlemden
büyülendim. Mutlaka barbarcaydı, korkunçtu ama Grange nasıl olmuşta bunu
düşünmüş? Yani kitap akıcıydı, iyi kurgulanmıştı, heyecanlıydı. Ama sadece kanı
siyaha dönüştürme işlemi tek başına beni etkilemeye yetti.
Bende büyük bir Grangé hayranıyımdır.Malesef henüz tüm kitaplarını okuyamadım ama Siyah Kan'ı okudum.Gercektende okuduklarım arasından en güzeli o kitaptı.Başından sonuna kadar harikaydı ki sonuda beni ayrı etkilemişti.Şeytan Yemini'ni bende yarıda bırakmıştım ama nedeni sıkılmam degil sonunun bana söylenmesiydi hevesimi kacırdılar dahada okuyamadım :)) Her ne kadar öznel bir yazı olsada söylediklerine katılıyorum ellerine saglık güzel bir yazı olmuş :))
YanıtlaSil