2 Aralık 2012 Pazar

Jean-Christophe Grangé


Jean-Christophe Grangé’in Türkçeye çevrilmiş son kitabı Sisle Gelen Yolcu kitabını yeni bitirdim. Sonra baktım Grangé’in Türkçeye çevirilen 9 kitabını da okumuşum. Bende kitapları en az beğendiğimden en çok beğendiğime kadar sıralamak istedim.

9- Şeytan Yemini

Okumaya başlayıp da bitiremediğim tek Grange romanı. Final zamanı olduğundan mı, aynı zaman da proje yetiştirmemiz gerektiğinden mi bilmiyorum kitap acayip psikolojimi bozmuştu. En çok da  kötü karakterlerinden birinin iyi/kötü savaşı içinde neden kötünün tarafını tuttuğuna dair açıklamasının mantıksal olarak tutarlı olduğunu düşünüp, sonra bu düşüncemden dehşete düşmüştüm. O arada bıraktım kitabı elimden bitirmeme de az kalmıştı ama bir daha da elime almak istemedi canım.

8- Kurtlar İmparatorluğu

Kitabın konusunu akışını her şeyini sevdim de Türkiye ile bağlandığı her nokta beni kitaptan soğuttu. Her Türkiye bağlantısında hayal gücüme darbe vurdu sanki. Fransa’da Amerika’da Afrika’da geçince iyi ama burnumun dibinde böyle şeyler olduğunu hayal etmek istemedi beynim. Bu arada da filminden de hiç mi hiç haz etmedim. Kitabı okuyup bitirdim ama filmi bitirmem mümkün olmadı sevmedim. Bir de Grange’in her kitabında Jean Reno’ya baş rol verme hevesini anlamıyorum. Uymadı, uymuyor.

7- Leyleklerin Uçuşu

İyidi güzeldi amma ve lakin temposunda bir terslik vardı.  Ne adrenalin, ne heyecan hissedemedim. Olayın sırrını çözmek konusunda da zorlanmayınca kitap benim için diğerleri kadar zevkli olamadı. Halbuki Grange’in zekası yine etkileyiciydi ama bir şekilde yavaştı akışı.

6- Koloni

Konusu çok ilginçti. Cinayetlerin işleniş şekli aklına nasıl geldi onu anlayamadım. Ayrıca insanların çocukları sadece bir kaç yıl kullanabilecekleri bir cinayet tekniği konusunda eğitmesi de garibime gitti, özellikle de hepsi özel seçilmiş çocukların büyük kısmı asla başarılı olamazken. İçinde çocukların varlığı, birde cinayeti araştıran karakterlerden birinin geçmişinin olaya bağlanışı kitabı 6. sıraya itti.

5- Sisle Gelen Yolcu

En son bitirdiğim kitap. Konusu ilginçti ilginç olmasına ama bana göre tutarsızlıklar vardı konusunda. Kadın dedektifi ilgi çekici buldum. Aslında Grange’in Fransız genç kadın karakterlerini yaratışı her zaman ilginç zaten. Bir de sürpriz son yaratmak için çok kasmış sanki bu sefer. Sonu biraz zorlama geldi. Başta biraz ağır ilerlese de, ilk yüz sayfadan sonra tempo hızlandı. Heyecandan nefesimi tutarak okudum devamını.

4- Kızıl Nehirler

Okuduğum ilk Grange romanı. İyi kurgulanmış bir polisiye-gerilim filmi izler gibi bir çırpıda okumuştum romanı. Daha sonra da romanlarını takip etmeme neden olduğuna göre belli ki dikkatimi çekmiş. Şaşırdım, heyecanlandım, nefesimi tuttum. Oldukça güzel bir kitaptı. Ama Grange’in sonraki kitaplarında yaratıcılık daha fazlaydı.

3- Taş Meclisi

Baştan sona heyecanlı, nefes kesen bir romandı Taş Meclisi. Bir solukta okudum. Korktum, ürktüm, yok artık dedim. Kızıl Nehirler ile başlayan tanışıklığı devam ettirmeme neden olan kitap Taş Meclisi. Sadece polisiye gerilim olmaktan çıkıp paranormal sınırlarında dolaşması da kitabı daha bir lezzetli kılan bir özellikti.

2- Ölü Ruhlar Ormanı

Ölü Ruhlar Ormanı, bu yıl içerisinde okuduğum diğer bir Grange romanı. Şeytan Yemini esnasında öyle bir soğumuşum ki kendisinden yeni kitaplarını almakta hiç acele etmez oldum. Ancak Ölü Ruhlar Ormanı güzeldi, nasıl oldu anlamadım, okuyan birçok kişi tahmin etmiş, ama ben tahmin edemedim suçluyu. Ayrıca Fransa da başlayıp dünyanın unutulmuş bir köşesinde son bulmasını sevdim. Acaba mekanların tarihleriyle ilgili anlatılanlar doğru mu diye merak ettim. Hem soluksuz ilerleyen hikaye, hem mekanlar, hem de tarihi bilgiler birleşip kitabı Grange kitapları arasında ikinci sıraya yerleştirdi benim için.

1- Siyah Kan

Siyah Kan’ı sevme sebebim çok çok basit aslında; katilin kanı siyaha dönüştürmek için yaptığı işlemden büyülendim. Mutlaka barbarcaydı, korkunçtu ama Grange nasıl olmuşta bunu düşünmüş? Yani kitap akıcıydı, iyi kurgulanmıştı, heyecanlıydı. Ama sadece kanı siyaha dönüştürme işlemi tek başına beni etkilemeye yetti.

1 yorum:

  1. Bende büyük bir Grangé hayranıyımdır.Malesef henüz tüm kitaplarını okuyamadım ama Siyah Kan'ı okudum.Gercektende okuduklarım arasından en güzeli o kitaptı.Başından sonuna kadar harikaydı ki sonuda beni ayrı etkilemişti.Şeytan Yemini'ni bende yarıda bırakmıştım ama nedeni sıkılmam degil sonunun bana söylenmesiydi hevesimi kacırdılar dahada okuyamadım :)) Her ne kadar öznel bir yazı olsada söylediklerine katılıyorum ellerine saglık güzel bir yazı olmuş :))

    YanıtlaSil