İlk kitap Fısıltı’yı
okuduktan sonra hikayenin düşmüş melekler ve nefiller ile ilgili olan kısmı
ilgimi çekmiş olsa da dilin yavanlığı konusunda endişelerim vardı. Yine böyle
basit bir dil ile yazılmış Gece Evi (House of Night) serisini de okuduğum ve
büyük bir rahatsızlık duymadığım halde Fısıltıda neden rahatsız oldum
bilmiyorum. Belki de baş karakter Nora’nın kötü çocuk Patch’e aşık oluşu ve
yaşadığı duygular ile ergen dili birleşince beni rahatsız eden bu oldu.
Özellikle Nora’nın yakın arkadaşı Vee sık sık bu nasıl arkadaş diye düşündürdü.
Bir de Patch’in düşmüş bir melek olduğu ortaya çıktıktan sonra aşk hikayesinin
gelişimi Alacakaranlık (Twilight) özentisi geldi bana.
Ama Fısıltı yeterince
ilgimi çekmiş olmalı ki ikinci kitabı da aldım. Çığlıkta yeni
karakterler Scott ve Marcie üzerinden anlatılan olaylar ile hikaye
derinleşeceğine ve sürprizler olacağına dair küçük ip uçları verilmeye başlandı. Nora ve Patch’in
ilişkisinin geldiği ayrılık noktası kıskançlık üzerine kurulu olsa da bir
ayrılık yaşanıyor olması bana yine Alacakaranlık serisinin ikinci kitabı Yeni
Ay’ı (New Moon) düşündürdü. Ayrılık şekilleri farklı olsa da Patch ile ayrılıktan
sonra Nora’nın hayatına Scott’ın girişinin Bella’nın hayatına Jacob’ın
girmesini hatırlatmaması imkansızdı. Acaba Becca Fitzpatrick zaten başarılı
olmuş bir serinin adımlarını izlemeye mi karar vermiş diye düşündüm. Ama ip
uçlarının hakkı verildi ve kitabın sonunda Nora’nın geçmişi, babası hakkında
bir çok şaşırtıcı olay oldu. Sonuçta
kitap Nora ile Patch yeniden bir araya gelmişken Nora’nın kaçırılması ile
sonlandı.
Nora’nın kaçırılması ve
Çığlığın sonunda Marcie’nin babası Hank’in hikayeye katılması ile ilginçleşen
hikayenin üçüncü kitapta iyiye gideceğini tahmin ederek Sessizlik’i aldım ve
yanılmamışım. Serinin üçüncü kitabı Sessizlik gerçekten ilginçti. Kaçırılan
Nora’nın hafızasını kaybetmiş olarak geri dönmesinin ardından düşmüş melekler
ve nefiller gerçeği ile yeniden tanışması, Patch’e yeniden güvenme süreci ve bu
süreçte ne kendisine ne çevresindekilere güvenememesinden doğan paranoyak ruh
hali ilginçti. Scott da Nora’nın yeniden kendini bulmasında büyük bir yer
tuttu. Nefiller ve düşmüş melekler arasında olması ön görülen savaş fikri de bu
kitapta netleşti. Nora’nın bir nefilin soyundan geldiğini çoktan öğrensekte
kitabın sonunda Nora’nın tam bir Nefil oluşu biraz saçma da olsa ilginçti.
Nefillerle düşmüş melekler arasındaki savaş yaklaşırken kendini Nefil ordusunun
lideri olarak buldu Nora kitabın sonunda.
Sessizlik serinin o
zamana kadar okuduğum en iyi kitabı olduğundan son kitap Final’i heyecanla
bekledim. Nora bir çıkmazın içindeydi ve nasıl bir çözüm bulacağını bilmek
istiyordum. Ama son kitap tam bir hayal kırıklığıydı. Hikayenin akışı öyle
bariz mantık hatalarıyla doluydu ki kitabı bitirebilmek için kendimi zorlamak
durumunda kaldım. Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim bile öylesine kötüydü. Ama sonuç beklenen şekilde mutlu son oldu.
Sonuç olarak bu seriye 5
üzerinden ancak 2,5 veririm o da Sessizlik’in hatırına.
ben de gitmeden onceki iki gun icinde okudum ilk kitabi merak edip bir solukta okudum okurken de dusunmedim zevk bile almadim aslinda bir ara boyle bir tevrat incil muhabbetine giriyor oo ilginc der gibi oldum ama hic bisi olmadi bitirince de boyle bir poff oldum senin anlattigini da okudum ne olacagini biliyorum artik okumam hayatta:p
YanıtlaSilya herşeyi yazmadım aslında kitabı normalde seveceksen çok sıkılmazsın. ama son kitabı da okuyup bitirince acayip vakit kaybı gibi geliyor o yüzden okumayınca da büyük kaybın olmaz :D
SilAnnem kitabı kütüphaneden aldı.Bana da oku dedi.Baktım okudum alacakaranlık çakması.Ama twihard olduğum için kitaba bayıldım okudum.Sonra annem bana diğer 3 kitabı almam için para verdi aldım ben de.Sessizlikte bayılınca finali de okudum.Ben finali de sevdim şahsen :D
YanıtlaSil