28 Ocak 2015 Çarşamba

BEASTLY


İşten eve geldim bir baktım D&R'dan son siparişim gelmiş. Siparişin içinde bu film vardı, daha önce bir çok kez almak için sepete ekleyip sonra vazgeçip silmiştim ama bu seferde aklıma gelmesine rağmen silmedim işte.


Sonra aldıklarımı yerlerine kaldırırken bu filmi açıkta bıraktım. Bu akşam izlemeden kaldırırsam hiç izleyemeceğim diye düşündüm. Çünkü alınca hemen izlemediğim çoğu DVD'nin başına gelen bu. Rafta beklemek. Anlayacağınız kader ağlarını örmüştü, böylece bu akşam ertesi gün iş olmasına rağmen 1,5 saatimi bu filme ayırdım. 

Pişman değilim.

Öyle müthiş bir filmdi diyemem ama çok fazla şey beklemeden başlanırsa gayet hoşa giden bir film. Çok uzun değil, akıcı ilerleyen ve dikkatiniz dağılmadan kapılıp izlenebilir bir yapısı var.

Olay şu ki ben Alex Pettyfer'ı daha önce hiç izlememiştim. Son zamanlarda bu kadar popüler olduğu düşünülürse son yıllarda ne kadar az film seyrediyorum siz hesaplayın. Lafın özü ben kendisini sevdim. Kyle olarakta, 'Hunter' olarak da ya da güzelken de çirkinken de gördüğüme inandırdı beni.

Bir de Beast hali düşündüğümden çok daha çirkindi. Bana ilginç gelen filmi almaya iten kapaktan çok çok daha çirkin. Ama çirkin halde bulunan dövmeler müthişti. Bugün gidip aynısından yaptırasım geldi. Mevsimlere göre değişen dövmeleri gördükten sonra sabit kalan dövmelerin yetmeyeceğine karar verdim :)

 Vanessa Hudgens'a gelince, onu nasıl algılamam gerektiğini biliyorum. Kıyafeti duruşu bakışı çizmesi gereken tabloyu çiziyor ama beni inandıramıyor. Özellikle konuştuğunda filmi orjinal dilinde izlesem de, dublajlı izliyormuş hissine kapılıyorum. Vanessa Hudgens Lindy'yi oynarken ben sadece Vanessa Hudgens gördüm kısacası. Ki ne yalan söyleyeyim kendisinden de öyle pek haz etmem.


Peter Krause ve Mary-Kate Olsen filmin bana hoş sürprizleriydi. Son zamanlarda Parenthood'da izlediğim Peter Krause'yi tamamen farklı bir karakterde görmek güzeldi. Mary-Kate Olsen'a gelirsem sadece ilginçti diyebilirim. Çünkü ne hissettiğimi tam bilemiyorum bu konuda. Hem inandırıcıydı hem değildi demek istiyorum ama açıklayamıyorum.
Neil Patrick Harris'i görmek her zaman güzel ve filme renk katmış ancak Barney'den böylesine uzak bir karakterde bu kadar Barney jesti görmek kafamı karıştırdı.

Dakota Johnson ise hayal kırıklığı. Olmasa da olurmuş. Kısacık rolüyle beni kendisinden nasıl bu kadar soğuttu anlamadım ama oyunculuğu inandırıcılıktan uzaktı.

Son olarak ben Beastly'yi izlediğime memnunum, iyi ki izlemişim, iyi ki bu akşam izlemişim. En sevdiğim filmlerden olamaz asla ama iyi ki izledim dediklerimden oldu Beastly.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder